23 Nisan 2011 Cumartesi

Yorgunluk

Uzun zaman olmuş bir şeyler yazmayalı,oysa "Ben ne çok yer geziyorum,bu site üzerinden de paylaşırım yaşadıklarımı,gördüklerimi" diye düşünmüştüm en başta.

Kaç şehir geçtim,ne kadar yol yaptım bilmiyorum bu sürede...

Ama yorulduğumu hissediyorum.

İstanbul'daydım son 2 gündür,Eskişehir'e dönmek,evimde ve odamda olmak iyi geldi bu gece.Hele ki aklımın bir köşesinde sürekli duran "yapılması gereken işler listesinin" çoğunu halletmiş olduğumu hissetmek gerçekten güzel ;)

13 Eylül 2010 Pazartesi

Berlin Duvarı



Berlin Duvarı (Almanca: Berliner Mauer) Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında Berlin'de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar.
Batı'da yıllarca "Utanç duvarı" (Schandmauer) olarak da anılan ve Batı Berlin'i bir ada gibi abluka altına alan bu betondan sınır, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.

II. Dünya Savaşı´nın sonunda savaşı kaybeden Almanya ve başkenti Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü. Sovyetler ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Sovyetlere karşı Almanya´yı tekrar inşaya girişip komünizme karşı karakol kurmayı amaçladılar.Sovyetler de bu girişime karşı Doğu Almanya´da yeni bir rejim kurmaya girişti. Ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya kaçışlar da oluyordu. Sovyetlerden kaçış büyük ölçüde Berlin'den gerçekleşiyordu. Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de batıya kaçışı engelleyemez duruma gelmişti. Sovyetler, Batı Berlin'i Sovyetlerin içinde bir fesat yuvası, kapitalizmin kalesi, karşı propaganda merkezi olarak gördüğü için Berlin Duvarı'nı örmeyi çözüm olarak benimsedi. Duvarın kendisi 1961'de kurulmuştur; ancak Doğu ile Batı Almanya arasındaki katı sınır daha 1952'de çizilmişti.Ancak sadece Berlin metrosunu kullanarak 1955 yılına kadar 1950'lerin başında büyük bir ekonomik büyüme yakalayan Batı Almanya'ya 270 bin insan kaçmıştır. Berlin Duvarı bunun üzerine dönemin SED lideri Walter Ulbricht'in bir şeyler yapılması gerektiği konusunda Sovyet liderlerine danışması ve onaylarını alması sonucu kurulmuştur.

Duvar Doğu Almanya’nın içinde ABD güdümünde kapitalist batı Berlini çevrelemek için, Doğu Almanya meclisinin kararıyla 12-13 Ağustos 1961’de bir gecede örülmüştür. Planları tamamiyle gizlilik içinde gerçekleşmiştir. Öyle ki SED genel sekreteri Walter Ulbricht’in 15 Haziran 1961’de, Doğu Berlin’deki bir konferansta Batı Berlinli muhabir Annamarie Doherr’in sorusuna verdiği yanıtta geçen “Niemand hat die Absicht, eine Mauer zu errichten” (kimsenin bir duvar inşa etmeye niyeti yok) cümlesi bunun açık kanıtıdır. Duvarın ilk oluşturulan hali geçişleri engellemeyince yükseltilmiş mayın tarlaları köpekli askerler gözcü kuleleriyle geçiş tamamen engellenmiştir.

1961 yılında Berlin Duvarı'nın yerine önce sadece basit bir tel örgü çekildi. Daha sonra bu örgünün yerine adı kapitalist batıda "Utanç duvarı" olarak da bilinen Berlin Duvarı inşa edildi ve bu tel örgü duvarın üstünde yeniden yeraldı. Doğu ve Bati Berlin'in arasındaki bu duvar, aslında biri 3,5 digeri 4,5 metrelik iki çelik parçadan oluşuyordu. Doğu tarafına bakan duvar kaçmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi için beyaza boyanmıştı. Buna karşılık Batı Almanya'ya bakan taraf ise grafitti ve çizimlerle doluydu. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar ve mayın tarlaları bulunuyordu, 186 yüksek gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Doğu tarafında motorsikletli ve yaya polisler ve köpekler de kontrol halindeydi. Duvar boyunca 25 karayolu, demiryolu ve suyolu sınır kapısı yeralıyordu. Tüm bu kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık 5 bin kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Dogu'dan Batı'ya kaçmayı başardı.

Duvarla birlikte Doğu'dan Batı'ya kaçışlarda en büyük dramlardan biri de Bernauer Strasse'de yaşandı. Nitekim bu sokaktaki evler Doğu'da yeralmalarına rağmen ön cepheleri Batı'daydı. İlk başlarda pencerelerden yaralanmayı ve sakatlanmayı göze alan kaçışlar oldu, sonraları bunu önlemek için evlerin pencereleri tuğlalandı. Kısa bir süre sonra ise bu evler tamamen yıkılarak yerlerine duvar örüldü. Doğu'dan Batı'ya kaçmak isterken yaşamını yitiren ilk kişi olarak bilinen Ida Siekmann, 22 Auğustos 1961'de işte burada can vermişti. Günümüzde eski Berlin duvarının bu bölgesinde duvarın bazı kalıntıları ve konuyla ilgili bir müze bulunmaktadır.
24 Ağustos 1961'de ise ilk kez silah gücüyle, 24 yaşındaki Günter Litfin'in Spree nehri üzerinden kaçışı ölümcül olarak engellendi. Sınır nöbetçilerin mermileriyle yaşamını yitiren son kişi ise, duvarın yıkılmasından 9 ay kadar önce 6 Şubat 1989'te kaçmaya çalışan Chris Gueffroy oldu. Berlin duvarını aşmak isterken can verenlerin sayısı hala kesin olarak bilinmemekle birlikte, en az 86 en fazla ise 238 olduğu tahmin edilmektedir. Duvar boyunca, burada yaşamını yitirenleri anımsatan pek çok küçük anıta rastlamak mümkündür.

22 Ağustos 2010 Pazar

Anayasa Değişikliği


Türkiye 12 Eylül’de Anayasa değişikliğini referandumda oylayacak,1982 anayasasında yapılması öngörülen değişiklikler ya kabul edilecek ya da reddedilecek.

Karşılaştırmalı olarak hazırlanan rehberler internette dolaşıyor.Bunlardan bir tanesine http://cm.ntvmsnbc.com/dl/pdf/AnayasaDegisikligiKarsilastirmaliTeklifTablosu.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.

Değişiklik öngörülen ilk 4 maddeyi ve bu maddelerde yapılan değişiklikleri hep birlikte görelim.

23.maddede yer alan ve yeni öneride çıkarılan vatandaşlık ödevlerini şöyle sıralayabiliriz; Seçme ve seçilme hakkı, vergi vermek, askerlik yapmak, kanun ve kurallara saygılı olmak.

41. maddeye yapılan ekleme ile "Devlet,çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." diyor.Sivil toplum alanında yürüttüğümüz çalışmalardan bir tanesi de Üreme Sağlığı projeleri ile gençlerin kendi bedenlerini tanıması ve cinsellik ile ilgili bilgi edinmelerini sağlamak.Fakat bu konuda bir çok sıkıntı günümüzde mevcut,çocuklar ve gençler bu konularda yeterince bilgilendirilmiyor ve okul programlarına bu konular dahil edilmiyor.Çocukları "cinsellik"'ten korumak gibi bir madde çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.

Madde 10- Kanun Önünde Eşitlik

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitligin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

Madde 20- Özel Hayatın Gizliliği

Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Üçüncü cümle mülga: 3/10/2001-4709/5 md.)(Degisik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya baskalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadıgını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına iliskin esas ve usuller kanunla düzenlenir.

Madde 23- Yerleşme ve seyahat hürriyeti

Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçeklestirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç (vatandaşlık ödevi ya da ceza) soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

Madde 41- Ailenin korunması ve çocuk hakları

Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

20 Ağustos 2010 Cuma

AGH Ayrılış Öncesi Eğitimi


Takvim 1 Mayıs’ı gösteriyordu o gün,Kırıkkale’de Üreme Sağlığı eğitmenlerini ağırlıyorduk.O gece Büşra’nın facebook üzerinden yaptığı “Yunanistan’a gitmek ister misin?” teklifi uzun bir yolculuğun başlangıcı oldu.

Bahsettiği konu ile ilgili bir takım duyumlarım vardı fakat nasıl olur,ne yapmak lazımdır tam kestiremiyordum.Avrupa Gönüllü Hizmeti denilen mevzu bana oldukça uzaktı.

Önce İngilizce cv ve motivasyon mektubu hazırlamam istendi,uzun uğraşlar sonunda her iki belgeyi de tamamladım ve yolladım.Uzun bir beklemeden sonra Haziran ortalarında projenin kabul edildiği haberi geldi.Temmuz sonunda ise “Ayrılış Öncesi Eğitimi” adında Ulusal Ajans eğitmenleri tarafından bir eğitimin Ağustos ortasında yapılacağı haberini aldım.

Eğitimden önce bizlere gönderilen formda bu eğitimden beklentilerimizin istendiği kısıma konu ile ilgili bilgisizliğimden dolayı yuvarlak cümleler yazmayı tercih ettim.Evet,bu eğitimden beklentim ne idi?Burada büyük bir belirsizlik vardı,çünkü nasıl bir şeyin içinde olduğumu bilmiyordum.

Eğitim tarihine kadar olan süreçte eğitimin yapılacağı yer,saatler ve program hakkında hiçbir bilgilendirme alamadım,bu konuda teknik aksaklıklar yaşandığı söylendi.

17 Ağustos’ta akşam 5 gibi Ankara’da ki otele giriş yaptım ve odama yerleştim.Akşam yemeğinden sonra başlayan ilk oturumda karşıma çıkan 120 kişilik kalabalığı açıkçası beklemiyordum.

Hangi illerden geldik,kaç yaşındayız,hangi ülkelere gidiyoruz,kaç aylığına gidiyoruz...vs. gibi sorular ile gruplar oluşturduk ve her defasında farklı yüzler ile bir araya geldik. Kalabalık nedeniyle birebir tanışma yapılmadı.

İkinci günün ilk oturumunda Ulusal Ajans uzmanı Hür Güldü bizlerle beraberdi.120 kişilik bir gruba hitap etmekte zordu.Soruları duyabilmekte çok zorluk çektim.Teknik aksaklık nedeniyle bu oturumun yeterince verimli olmadığına inanıyorum.Fakat özellikle vize konusunda bir takım bilgiler aldık,her ülkenin,her başvurana göre tutum geliştirmesi mümkün olabiliyormuş.Öğrendim ki bu konu oldukça muallakta imiş.

Gidilen programın uzunluğuna,yerine göre tüm katılımcılar 4 gruba ayrıldı ve bundan sonra ki oturumlar bu şekilde devam etti.Küçük grupta interaktif teknikler ile tanışma yapıldı ve beklentiler alındı.

Tüm eğitim programı boyunca en beğendiğim oturum “Ben ve Projem” oturumu oldu.Projemin sunumunu diğer arkadaşlara yapmam gerektiği söylendiğinde projem ile ilgili ayrıntıları öğrendim.Gittiğimizde yapacağımız aktiviteler neler,cep harçlığı ne kadar alıyoruz,yemek için ne kadar bütçe verilmiş,ulaşım imkanları nasıl,nerede konaklayacağız,axa sigortaları yapılmış mı gibi detayları inceledik.Bu inceleme esnasında fark ettim ki mentorumu tanımıyorum : )

Bir başka oturumda vakalar üzerinden Avrupa’da gittiğimiz ülkede ne gibi durumlar ile karşılaşabiliriz bunları tartıştık.Kimi zaman oda arkadaşımız HIV+ bir birey oluyordu,kimi zaman eşcinsel bir birey’in sarkıntılıklarına maruz kalıyorduk,kimi zaman bir gönüllü tarafından taciz ediliyorduk,kimi zaman üstlendiğimiz bir sorumluluk esnasında kaza geçiriyorduk,kimi zamansa çocuk istismarı suçlaması ile karşı karşıya kalıyorduk.

Tüm bu durumlar için uzun tartışmalar yaptık,gittiğimiz ülkede karşılaşacağımız durum her ne olursa olsun,kültürel farklılıkları göz önünde bulundurmamız gerektiği ve her zaman iletişime açık ve net olmamız gerektiği konuları üzerinde durduk.

“Biz Bize” isimli oturumda erkekler ve kadınlar ayrı gruplara dağıtıldı.Toplumda tabu olarak yer eden,insanların birbirleri ile konuşmadıkları,konuşamadıkları konular olan üreme sağlığı ile ilgili bir oturumdu.Kadın ve erkeklerin ayrı gruplarda bu oturumu almalarının her hangi bir avantajı olduğunu düşünmüyorum çünkü katılımcıların fikirlerini beyan edecekleri bir ortam zaten yaratılmıyor.Aksine yapılan uygulama kadın ve erkekler bu konuları ayrı konuşmalıdır/hiç konuşmamalıdır gibi bir yere hizmet ediyor.

Son gün ise yurtdışına çıkarken valizinize almanız gerekenler hatırlatılıyor.Youthpass sertifikası ile ilgili konularda bir oturumda konuşuluyor.Neye göre hazırlanmalıdır,neler yazılmalıdır,ne işe yarar gibi konuların üzerinden geçiliyor.

Son olarak değerlendirmeler alınıyor ve “Ayrılış Öncesi Eğitim” sona eriyor ;)

Geride kalan 3 gün sonunda,etrafımda ki insanların büyük çoğunluğunun bu konularda bilgilerinin eksik olduğunu düşünüyorum.Proje nasıl bulunur,nelere dikkat edilmelidir,Avrupa’ya nasıl gidebilirsiniz gibi bir çok soru için cevabım var.

Şimdi tek isteğim olabildiğince çok insanla bunları paylaşabilmek ;)

Bir Yurt Hikayesi


Merhabalar,

Genclik Kumpanyasi yaz donemsel projesi dun sona erdi,gunlerdir ekiple birlikte sehir sehir gezip genclere ve yetiskinlere ulastik.Genclik haklari ve genclik hizmetleri konusunda farkindalik yaratmaya calistik.

Ankara,Kayseri,Sivas,Malatya ve Diyarbakir'da genclik soleni seklinde organizasyonlar yapildi.

Fakat dun gece tatsiz bir durum ile karsi karsiya kaldik.Birinci agizdan olayi aktarmaya calisacagim.

"Dun Kredi Yurtlar Kurumu'nda barinabilmek icin sabah yurt mudurlugune gittik.Mudur ile gorusmemiz oldukca iyi gecti,42 kisinin yurtta barinabilmesi icin 11 kisilik ucret odendi.

Aksam 21:30'da ilk kafile yurda ulasti ve tum katilimcilarin esyalarini yurda yerlestirdik.Ikinci kafile 23:30'da yurda ulasti ve gerekli malzemelerimizi(carsaf,nevresim,yastik) yurttan alarak odalara dagildik.Yurdun icerisinde gorulen fareler,tuvaletlerde sabunun dahi olmayisi,tuvaletlerin kullanilamaz durumda olusu,odalarin fiziki sartlarinin yetersizligi gibi durumlarla karsilastik.

Odalara yerlestikten sonra kadinlara ait yurt bloklarinin kilitlenmesi gundeme geldi.Yurt sinirlari icerisinde erkeklere boyle bir uygulama yapilmiyorken,kadinlarin disari cikamayacagi soylendi.Yurttan disari cikmaya calistigimda kapi uzerime kilitlendi ve disari cikmama izin verilmedi.

Bunun uzerine son bir degerlendirme toplantisi yapmamiz gerektigini dile getirdik.Ertesi gun katilimcilarin tamaminin kendi sehirlerine gidecegini anlattik.

Bizimle ilgilenen gorevli hanimefendi 1 saat spor sahasinda kalabilecegimizi,sonrasinda herkesin odalarina donecegini ve kapilarin kilitlenecegini vurguladi.

Odalara gitmek yerine kapalı alan olan spor sahasinda sabahlayabilecegimizi soyledik,surekli bir arada olmamiz gerektigini vurguladiklari icin,guvenliginde bizim etrafimizda kalabilecegini soyledik.

Bu israrlarimiz sonucunda bir arkadasimiz mudur ile gorusme imkani buldu.Fakat mudur bizimle konusmayi reddetti ve sonrasinda yurtta sadece 11 kisinin barinabilecegini digerlerinin disariya cikarilmasini soyledi.

Tum ekip olarak yaptigimiz kisa toplantidan cikan karar ile,gunlerdir icerisinde bulundugumuz projede genclik haklarindan bahsettigimizi,su an karsilastigimiz muamelenin kabul edilemez oldugunu ve guvenligimiz saglanmadan disari atildigimiz icin tum ekip hep birlikte cikmamiz gerektigini konustuk ve yurt sinirlari disina ciktik.

2 saat sure ile yurdun onunde,otoyol kenarinda yerlere oturmak ve beklemek zorunda kaldik.Yaptigimiz telefon gorusmeleri ile bizi il merkezine ulastiracak arac ayarlamaya calistik ve 2 saat sonunda saha koordinatörümüzün yardımları ile bir servis ayarladik.

Bu surecte yurtta bizimle ilgilenen hanimefendi geri donmemiz icin teklifte bulundu,fakat bir grup arkadasimiz Diyarbakir Koordinasyon Merkezi'ne gitmislerdi.

Saat 03:30'da tum katilimcilar ve organizasyon ekibi guvenli bir bicimde merkeze ulastirildi."

Dun gece bu sartlarda koordinasyon merkezinde 42 kisi uyuduk ve projeyi noktaladik.Yasadiklarimizin,hem adrese buyutec hem de vakfimizin bu yil ki temasi olan "ozgur ve demokratik universite" ile yakindan alakali oldugunu dusunuyorum.

Bugun tum katilimcilar illerine donuyor ve genclik kumpanyasi onumuzde ki yil gelecek katilimcilarini bekliyor.